Harbiye Açıkhava Tiyatrosu tarihi gecelerinden birini yaşadı 25 Haziran’da. O tarihe tanıklık eden yaklaşık 5000 kişi muhtemelen hayatları boyunca unutamayacaklar o müthiş konseri ve dost meclislerinde sık sık anlatacaklar,haklı olarak. Ne de olsa müzikteki 50. yılını kutlayan Bülent Ortaçgil ve bu 50 yılda ona bu yolda eşlik edenler, yolu bir şekilde onunla kesişenler ve artık aramızda olmasalar da sesi, nefesi duyulan, hissdilenler vardı sahnede. Sadece sahneye çıkanların isimlerini sıralasak bile ciddi bir festival kadrosu çıkar ortaya, siz anlayın artık.
Yarım saatlik bir rötarın ardından başlayan ve ara hariç yaklaşık 3 saat süren konsere “Suna Abla” ile başladı Ortaçgil. Parçanın bitiminde yola ilk çıkarken tanıştığı ve bir süre birlikte de çaldığı Ahmet Güvenç’i sahneye davet etti onunla birlikte ilk günleri yad etti. Gecede sahneye çıkıp da müzik yapmayan tek isim olan Güvenç’i uğurladıktan hemen sonra Ortaçgil çok uzun süredir birlikte çaldığı ekip arkadaşlarını tek tek sahneye davet ederek geceyi gerçek anlamıyla rayına oturttu. Kıdem sırasıyla Erkan Oğur (perdesiz gitar), Cem Aksel (davul), Baki Duyarlar (tuşlu çalgılar), Erdal Akyol (kontrabas) ve bir kaç parça sonra sahneye gelip konser sonuna dek gruba dahil olan Akın Eldes (elektrikli gitar) sahnede Ortaçgil’in etrafına yerleştiler ve bir iki parça hariç son anlara dek de usta sanatçıya eşlik ettiler.
Herkesin kişisel tarihinde birkaç Bülent Ortaçgil şarkısı vardır mutlaka. benim de var elbette ve gece boyunca o şarkıları kim söyleyecek ya da kim söylese güzel olurdu diye kafamda döndürüp durdum; muhtemelen konseri izleyen yüzlerce başka Ortaçgil hayranı gibi. Bunlardan ilkini (sahne sırasıyla) Tuna Kiremitçi söyledi (“Yağmur”). Bir diğeri olan “Olmalı mı Olmamalı mı?” şarkısını ise Nejat Yavaşoğulları ile birlikte söyledi Ortaçgil. Hatta öncesinde Ortaçgil onunla vapurda tanıştıkları günü anlattı (“Baktık bize benziyor bu adam”). Sahnede paylaşılan anılar, küçük espriler, alkışlarla tamamlanan kahkahalar ve müzik yapmak için gelen konuklarla Ortaçgil arasında cereyan eden her türlü duygu alışverişi yaşadığımız gecenin neden tarihi bir hadise olduğunun izlerini veriyordu.
Devam edelim; Harun Tekin bir başka Ortaçgil favorim olan “Değirmenler” için geldi sahneye. Bir anda yıllar öncesine döndüm ve gencecik bir delikanlı iken Çekirdek Sanat Evi’nde Fikret Kızılok ile verdikleri o unutulmaz konsere döndüm birkaç dakikalığına; bilmem yaşı tutup da o günleri yaşamış başkaları var mıydı Harbiye’de? “Bu İş Zor Yonca”yı yorumlamak ise Hayko Cepkin’e düşmüştü. Kendi tarzını fazla öne çıkarmadan (keşke daha çok çıkarsaydı) parçayı yorumlayan Hayko şüphesiz gecenin en esprili ismiydi ve öğrencilik yıllarından anlattığı bir iki anekdotla herkesi kırıp geçirdi.